Özgüven ve Öz-değer Problemleri
Kendine inanmak, hayatta atılan her adımın temelidir. Ancak bazen geçmiş eleştiriler, karşılaştırmalar, reddedilme deneyimleri veya başarısızlık korkusu, kişinin içindeki sesi zayıflatabilir. Bu durumda kişi ne yaparsa yapsın yeterli hissetmez; onay arayışı, mükemmeliyetçilik ya da sürekli kendini küçümseme döngüsüne girebilir.
Özgüven, dış başarıların toplamı değil; kişinin kendisiyle kurduğu ilişkinin kalitesidir.
Özdeğer ise “yeterince iyi miyim?” sorusuna içten gelen bir “evet” diyebilmektir.
Bu iki alan zedelendiğinde, kişi dış dünyanın onayına bağımlı hale gelir ve kendi içsel yönünü kaybeder.
Terapide, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) kişinin olumsuz inançlarını fark etmesine, “başarısızım”, “değersizim”, “hak etmiyorum” gibi düşünceleri yeniden yapılandırmasına yardımcı olur.
Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ise kişiyi, bu düşüncelerle savaşmak yerine onları fark edip, kendi değerleri doğrultusunda eyleme geçmeye teşvik eder.
Amaç, “kendini beğenmek” değil; kendini anlamak, kabullenmek ve yaşamla yeniden bağ kurmaktır.
Gerçek özgüven, kusurlara rağmen kendinle barışabilmektir.
Özgüven çalışmaları; benlik algısı, öz-şefkat, sınır koyma, mükemmeliyetçilik ve sosyal karşılaştırma gibi alanlarda derinleşir.