Zihninden istemediğin halde gelen düşünceler, görüntüler ya da dürtüler…
Ve bu rahatsız edici düşünceleri nötralize etmek için tekrar tekrar yapılan davranışlar…
Bu döngü bir süre sonra hem zihinsel hem bedensel olarak kişiyi yorar. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), işte bu kontrol edilemeyen düşünce (obsesyon) ve davranış (kompulsiyon) sarmalıyla karakterizedir.

​

Kişi çoğu zaman bu düşüncelerin mantıksız olduğunun farkındadır; yine de zihnindeki baskı o kadar güçlüdür ki rahatlayabilmek için belli ritüellere başvurur.
Kapıyı defalarca kontrol etmek, sürekli el yıkamak, dua etmek, saymak, ya da sevdiklerine zarar vereceği korkusuyla zihnini kontrol etmeye çalışmak bu davranışlardan sadece birkaçıdır.

Terapide amaç, bu düşünceleri tamamen susturmak değil, onlarla yeni bir ilişki kurmaktır.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) özellikle Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) tekniğiyle kişinin korkularıyla yüzleşmesini ve kompulsiyon döngüsünü kırmasını sağlar.
Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ise kişinin düşünceleriyle savaşmayı bırakıp, onlara alan açarak değerleri doğrultusunda hareket etmeyi öğretir.

​

OKB’nin temelinde genellikle belirsizliğe tahammül edememe ve aşırı kontrol ihtiyacı bulunur. Bu terapilerle kişi, düşüncelerinin içeriğinden ziyade onlara verdiği tepkiyi değiştirmeyi öğrenir; yani düşüncelerine teslim olmadan yaşamayı.

​

Düşünceleriniz siz değilsiniz.
Onları fark etmek, özgürlüğün ilk adımıdır.

​

OKB; temizlik, kontrol, simetri, dini, cinsel veya zarar verme temalarıyla kendini gösterebilir. Her temaya yönelik çalışma biçimi kişiye özel olarak planlanır.