top of page

Kayıp ve Yas Süreçleri

Kaybetmek, insan olmanın en ağır deneyimlerinden biridir.
Bir yakınını, bir ilişkiyi, sağlığını, işini veya hayatının tanıdık bir dönemini kaybetmek… Her biri “artık eskisi gibi olmayacak” hissini beraberinde getirir.

Yas yalnızca ölümle sınırlı değildir; biten her bağ bir yas süreci yaratır. Bu süreçte kişi yoğun bir özlem, suçluluk, öfke, boşluk veya hissizlik yaşayabilir. Bazen “artık hissetmiyorum” demek bile, zihnin kendini koruma biçimidir.

Yasın evrensel bir formülü yoktur. Kimi insanlar sessiz kalır, kimileri anlatmak ister. Kimisi ağlayarak, kimisi çalışarak yas tutar. Önemli olan, bu duyguların bastırılmadan, yargılanmadan yaşanabilmesidir.

Terapide amaç, kaybın yarattığı acıyı silmek değil; bu acıya yeni bir anlam kazandırmaktır.


Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), suçluluk ve değersizlik düşüncelerini yeniden yapılandırmaya yardımcı olurken;
Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), acı verici duygularla savaşmak yerine onlara yer açmayı, sevilen kişiyle kurulan bağı içsel bir biçimde sürdürmeyi destekler.

Yas, unutmak değil; eksikle yaşamayı öğrenmektir.
Ve bu öğrenme, zamanla içsel bir güce dönüşebilir.

Kayıp sonrası terapi, duyguları bastırmak yerine onlara güvenli bir alan açar. Yasın süresi değil, anlamı önemlidir.

bottom of page