Bağımlılıklar
Bağımlılık, yalnızca madde kullanımıyla ilgili değildir; bazen bir ilişkiye, bir duyguya, bir düşünceye ya da bir davranışa da bağımlı hale gelebiliriz.
Madde, alkol, teknoloji, kumar, alışveriş, sosyal medya veya onay arayışı… Her biri kısa süreli bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede kişinin yaşamını daraltır, içsel dengeyi bozar.
Bağımlılığın temelinde genellikle kaçınma vardır. Kişi acı veren bir duygudan, boşluk hissinden ya da kendiyle kalmaktan uzaklaşmak ister. Bu nedenle bağımlılık bir “kontrolsüzlük” değil, çoğu zaman acının dayanılmazlığına karşı geliştirilmiş bir baş etme biçimidir.
Terapide amaç, bu baş etme biçimini yargılamak değil; onu anlamaktır.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ile kişi düşünce-duygu-davranış döngüsünü fark ederken; Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) yaklaşımı, kişinin acıdan kaçmak yerine o acıyla birlikte değerleri doğrultusunda yaşamayı öğrenmesini destekler.
İyileşme, bir anda gerçekleşen bir “bırakma” değil; kendine yeniden bağlanma sürecidir.
Bağımlılık bir “suç” değil, bir yardım çağrısıdır. Bu çağrıyı duyduğunda, değişim mümkün olur.
Bağımlılık tedavisi yalnızca madde kullanımını bırakmakla sınırlı değildir; duygusal boşluk, dürtü kontrolü ve öz-değer alanlarında da derinleşmeyi içerir.